Alopesi Areata Hakkında Bilgi

Alopesi Areata Hakkında Bilgi

- Temmuz 16, 2018

Alopesi Areata hakkında bilgi

Alopesi Areata skarsız bir saç dökülme tipidir. Öngörülmesi güç bir saç dökülme tipi olan Alopesi Areata tedavilere her zaman cevap vermeyebilir. Asıl sebebi tam olarak bilinmese de T Lenfositlerin kendi saç köklerine saldırdıkları bilinen bir gerçektir.

Bir çok farklı şekilde ve vücudun bir çok yerinde görülebilir.

Alopesi Areata’ nın sebepleri

Epidemoji – Alopecia Areata (saç kıran) herhangi bir yaşta karşımıza çıksa da % 50 ye yakın vakada 20 yaş altı kişilerde görülmektedir.Her insanın hayatı boyunca Alopesi Areata ile karşılaşma riski %1.7’dir.

Genetik- Vakaların % 42 sinde Alopesi ile ilgili aile geçmişinde bir bağ bulunmaktadır. Kromozom 6’da bulunan insan lökosit antijeni Alopesi ile alakadardır.

Alopecia Areata Down’s ve Turner Sendromlu vakalarda da sık sık görülmesi, bu vakâ tipleri ile de alakalı olduğunu düşündürmektedir. Kromozom 21 in kısmen Alopesi ile alakalı olduğu öngörülebilir ve poligenik bileşen ve etkenler gibi çevresel tetikleyicilerden etkilenmektedir.

İlişkili hastalıklar alerjik rinit, astım ve atopik dermatit Alopesi Areata ile yakından alakalıdırlar. Atopi ve troid hastalıklarınında Alopesi Areata hastalarında genel nüfusa oranla 2 katı kadar daha sık görülmektedir.

Otoimmün hastalığı olan lupus, romatoid artrit, myastenia gravis skleroderma, liken planus vakalarında sıklıkla karşımıza çıkar.

Bir diğer hastalıkta HIV+ dir.  HIV hastalarında da yüksek bir oranda görüldüğü tespit edilmiştir.

Bağışıklık sisteminin düzensizliği

Alopesi Areatanın saç folikülü keratinositlerinde bulunan HLA-DR antijenleri ile T-hücrelerinin etkileşim sonucu oluşan otoimmün bir hastalık olduğu öne sürülmüştür.

Sinir Sistemi

Anormal elektroensefalografik (EEG) okumalarda, Alopesi hastalarında genel nöronal defektler tespit edilmiştir. Bu vakalarda hastaların saçlarına dokunduklarında, taradıklarında hafif ağrı , kaşıntı ve karıncalanma görüldüğü bildirilmiştir.

Duygusal Stres

Stresli yaşam ve ruhsal bozukluklar Alopesi ile ilişkili olduğu görülsede yapılan klinik çalışmalar çelişkili sonuçlar vermektedir.

Histoloji

Alopesi Areataya sahip dokularda izsiz peribulber lenfositik infiltrasyon bulunduğu görülmüştür. Bu durum Alopesi lezyonlarının aktif periferinde görülen klasik bir bulgudur.

Klinik Özellikler

Alopesi Areata lezyonlarının karakteristik özelliği yuvarlak ve oval olarak tamamen dökülmüş veya düz bir yama şeklindedir.
Lezyonlar pembe veya şeftali renginde olabilir.Ayrım yapılmaksızın sağlam saçlarda ve kırılmış saçlarda dökülme görülebilir.Kırık saçlar saç derisine yakın bölümlerde genişler. Yukarıda da belirtildiği gibi, kaşıntı, hassasiyet ve ağrı dökülme öncesinde lezyon ile birlikte dahi başlayabilir.

Alopesi Areata tipleri

Yamalı Alopesi Areata- yuvarlak ve oval beyaz yamalar şeklinde gerçekleşen saç dökülmesi ,yaygın olarak görülür.

1. Retiküler Alopesi Areata-ağ desenli yamalı Alopesi tipi

2. Ophiasis -Bant şeklinde görülür.

3. Ophiasis inversus (sisapho) – Silik bir bant şekline sahiptir.

4. Diffüz – bütün kafa derisi üzerinde görülür.

Alopesi Areata aynı zamanda kapsama alanı açısından da sınfılandırılabilir.

1.Kısmi dökülme

2.Alopesi Totalis-saçların %100nün kaybı

Alopesi Unviersalis-Saç ve vücut kıllarının tamamının dökülme durumudur. Kaş, sakal ,göğüs kılları …vb.

Tedavi Yöntemleri

Şu an mevcut olan tedavilerin bir çoğu hastalığın semptomlarını ortadan kaldırmaya yönelik olup,çözümü için yeterli fayda sağlayamamaktadır. Bağışıklık modülasyonu hala Alopesi Areata tedavisinde temel metod olarak kabul görmektedir.

Hastalarda lezyon içi steroid enjeksiyonu 2 ile 6 hafta arasında dökülmüş bölgelerde saçların çıkmasını sağlayabilmektedir.

Tedavi her bir kaç haftada bir 3 seansa kadar tekrarlanabilmektedir.

Minoxidil %5 kozmetik açıdan Kabul edilebilir bir başarı elde etmiş olup % 40 vaka’da saçların yetişmesi sağlamıştır. Diğer yandan Minoxidil alopesi totalis ve alopesi universalis vakalarında faydasız kalmıştır.

Topikal İmmüno Terapi kronik Alopesi vakalarında ciddi ilerleme sağlamıştır. % 50 vaka’da başarılı sonuç alınmış olsa da bu tip tedavilerin hastalara yan etkileri hususunda detayları ile anlatılması gereklidir.

Yorum Yazınız